Adab ve Erkânıyla Cuma Namazı
Müslümanları bir araya toplayan Cuma namazı, adab ve erkânı ile özel hazırlanılması gereken bir ibadettir. Zira adablarıyla dış etkenler güzelleştirilirken erkânıyla da namazın mükellefe vacip olması ve doğru biçimde...devamını okuyunuz
25 Nisan 2025 - 13:11 - Güncelleme: 25 Nisan 2025 - 13:19
Sözlükte “toplamak, bir araya getirmek” anlamına gelen “Cuma” cem kökünden türeyen bir isimdir. (Hayrettin Karaman, DİA, Cuma,8/85) Kur’an ve Sünnette de “Cuma” ifadesi “yevm” kelimesi ile aynı terkipte kullanılmıştır. (Cuma, 62/9)
Birinci Akabe Biatinde Müslüman olan on iki kişi Medine’nin Müslümanlaşması için çalıştı ve az sayıda Müslümanın gayreti ile Hz. Peygamber’in (s.a.v) daveti Medine sokaklarında duyuldu.
Bu özveri sayesinde ertesi yıl daha kalabalık bir grup Mekke’ye gidip Hz. Peygamber’e (s.a.v) biat etmiş ve Medine’ye gelmek istedikleri takdirde kendisine ve Mekkeli Müslümanlara sahip çıkacaklarına dair söz vermişlerdi.
Hicret izni ile birlikte Mekkeli Müslümanlar gruplar hâlinde Medine’ye hicret ettiler. Medine’deki yerli ve muhacir Müslümanlar birlikteliklerini pekiştirecek özel bir günlerinin olmasını orada öğretmenlik görevini icra eden Hz. Musab’a (r.a) bildirdiler. Müslümanların bu talebini Hz. Peygambere (s.a.v) mektupla bildiren Musab bin Umeyr cevap olarak Cuma gününü, hediyesi olan namaz ve hutbesiyle birlikte müjde olarak öğreniyor ve böylece Cuma günü ve namazı Müslümanların literatürüne giriyordu. Hz Peygamber (s.a.v) ise Ranûna vadisinde hicret sırasında Cuma namazını kılacaktı. (Hadislerle İslam, c.2, s. 213) Medine’nin Kutlu Nebiyle şereflenmesinden sonra Cuma namazı daha da düzenli hale getirilmiş öyle ki mazeret dışında Cuma namazına katılmanın zorunlu olduğu bütün Müslümanlara ilan edilmiştir. (Ebû Dâvud, Salat, 208; Fetvalar, DİB,1/204)
İslam bilginleri de hadislerden ilham alarak Cumanın erkânı olarak ifade edilecek “Vücup ve Eda” şartlarını formüle etmişlerdir. Bu bağlamda Cumanın Vücup şartları: Mukim olmak, sağlıklı olmak, hürriyetinden yoksun olmamak, akıl ve baliğ olmak, erkek olmak ve Cumaya gitmeye engel yağmur, kar, fırtına, salgın hastalık ve çamur gibi engel durumun olmaması olarak ifade edilebilir.
Buna karşılık eda şartları ise; Cumanın kılındığı yer şehir veya meskûn mahal olması, öğle vaktinde kılınması, Cumanın farzından önce hutbe okunması ve namazın cemaatle kılınması gibi şartlardır. Bu şartlar yerine getirilmediğinde Cuma namazı geçerli olmaz .( Fetvalar, DİB, 1/205-206)
Cuma namazına elbise, beden ve ağız temizliği gibi hazırlığın dışında mescide erken gelme ve Hz. Peygambere (s.a.v) çokça salat ve selamın okunması adab olarak ifade edilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) müslümanların cuma namazına mümkün olduğunca erken gelmelerini isterdi. Bununla ilgili olarak o şöyle buyurmuştur: “Cuma günü olduğu zaman melekler mescidin kapısında durur, gelenleri öncelik sırasına göre yazarlar. En erken gelen (Allah için) bir deve bağışlayan kimse gibidir. (Ondan) sonraki bir sığır bağışlayan gibidir; sonraki bir koç, daha sonraki bir tavuk, en son gelen ise bir yumurta bağışlayan gibidir. İmam hutbeye çıkınca melekler (sevapları yazmayı bırakarak) sahifelerini dürüp zikri (hutbeyi) dinlemeye başlarlar.” (Buhârî, Cum’a, 31)
Ayrıca cuma namazıyla birlikte cuma hutbesi de Allah’ı zikir kapsamına girdiğinden, Allah Resûlü (s.a.v) hutbenin sessizce dinlenmesini istemiş ve hutbe esnasında yanında konuşan arkadaşını ikaz etmeyi bile hoş karşılamamıştı. (Buhârî, Cum’a, 36)
Müslümanları bir araya toplayan Cuma namazı, adab ve erkânı ile özel hazırlanılması gereken bir ibadettir. Zira adablarıyla dış etkenler güzelleştirilirken erkânıyla da namazın mükellefe vacip olması ve doğru biçimde tamamlanma şartı yerine gelmiş olmuş. Rabbimiz bizleri vahdet şuurunu pekiştiren bu müstesna ibadeti hakkıyla yerine getiren samimi ve ihlaslı kullarından eylesin.
Mustafa Bayram Eldivan İlçe Vaizi
Bu haber 2162 defa okunmuştur.







FACEBOOK YORUMLAR